Merhaba dostlar! Ben Minnak Aslı, Kadıköy’ün o bilinen ve bazen de merak edilen “asi prensesi”. Beni tanımadan önce duyduğunuz şeyler yalan dolan olabilir, o yüzden kendi hikayemi en baştan size anlatmak istedim. Evet, bir travestiyim ve bununla gurur duyuyorum. Hayat, Kadıköy’ün bu rengarenk sokaklarında akıp giderken bana hep bir şey söyledi: “Kendi hikayeni kendin yaz!” Gelin, size nasıl Minnak Aslı olduğumu anlatayım.
Minnak’tım, Valla!
Biliyor musunuz, ben küçüklükten beri “farklı” olduğumu hissederdim. Neyin farklı olduğunu tam anlamam biraz zaman almış olabilir, ama ruhumun hep başka bir yere ait olduğunu biliyordum. Arkadaşlarım misket oynarken benim gözüme hep annemin allıklı makyaj çantası takılırdı. Bir gün ruj sürdüm diye annem kızmıştı, ama içten içe – ne bileyim – tamamlanmış hissetmiştim galiba.
Böyle böyle kendimi keşfetmeye başladım. Mahallede bazen Barbie bebekler oyunumu garipseyenlere inat, en güzel hikayeleri yaratırdık. İşte o zamanlar, bu duyguya bir isim veremiyordum ama zamanla anladım ki ben buyum, bu da benim dünyam. Travesti olduğumu fark etmem, o çocukluk günlerine dayanır belki de.
Kendime Giden Yol
Ah, ergenlik dönemi… Fena bastı beni! Aynaya baktığımda “Bu sensin!” diyemediğim günler az değildi. Ama yine de içimde bir ses sürekli, “Keşfetmeye devam et,” diyordu. O sese kulak verdim. İlk kez o harika peruğu aldığım günü unutamıyorum! Kadıköy’de bir pasajda, sıkıntılı ama heyecanlı adımlarla girdim dükkâna. Saçlarımı taktığımda aynadaki yansımama baktım ve dedim ki, “Minnak, işte bu sensin!”
Tabii kolay olmadı. Hayat bazen kırık taşlar koydu önüme, bazen de beni kenara itmek isteyenler çıktı. Ama bunlar beni daha da güçlendirdi. İstanbul’da travesti olmak, bir kimlik değil sadece, bir yaşam duruşu. Kendini bulmak, kendin olabilmek… Hepsi büyük bir cesaret istiyor, biliyorum. Ama bakın buradayım, dimdik!
Kadıköy’le Yeniden Doğdum
Kadıköy benim huzurlu limanım, siz ne derseniz deyin. Moda’nın sahilinde yürüyüp dalgaların sesiyle düşüncelere dalıyorum bazen. Yeri gelir o güzelim Bahariye Caddesi’nde gezip, “Burası benim sahnem!” diyorum. Kadıköy’de olmak demek özgürlük demek, bana göre. Sokak sanatçıları, her türden insan, o salaş kafeler tam da ruhuma uygun bir dünya.
Ben Kadıköy travesti Aslı olarak burada kendimi hiç olmadığım kadar özgür ve kabul edilmiş hissediyorum. İnsanlar tuhaf bakışlarla bakan o gözlerini burada kullanmazlar. Vapurda oturup kızıl gün batımını izlerken hayatımı düşünüyorum. “İyi ki buradayım,” diyorum. Kadıköy’de hem kendimi buldum hem de yeniden doğdum.
Hayatıma Dair
Benim hayata bakış açım gayet net! Hayat bir yolculuk ve ben yoluma çıkan taşlara basarak, düşemem çünkü ben inatçıyım ve kendimi yeniden yaratmayı severim. Travesti olmam, sadece bir yönüm değil, tamamlayıcı parçalarımdan biri. “Minnak ne diyorsun sen?” diyenler oluyor bazen, ama umrumda bile değil. Çünkü özgürlüğüm, trafiğin en yoğun olduğu Bahariye’nin ortasında dahi kocaman bir kahkaha atmaktan geçiyor.
“Kendi hikayeni yaz!” diyorum hep, çünkü kimse senin için bunu yapmaz. Beni ben yapan o küçük kırık taşlara teşekkür ediyorum şimdi. Hepsini birleştirip kendi yolumu döşedim.
Kadıköy travesti Aslı yı tanıdıktan sonra, belki siz de hayatınıza bir tık daha renk katarsınız, kim bilir? Kadıköy sokaklarındaki en komik, en hesapsız kahkahalarımdan biri size denk gelirse bir selam verin. Hayat, cesaret isteyen bir hikâye ve ben kendi hikâyemin travesti kahramanı olmaktan gurur duyuyorum.
Son olarak, hepinizin kendi minik devrimi yapmasını istiyorum. Çünkü gerçek özgürlük, kendin olmaktan geçiyor. Salla gitsin! 💅